NASA‘nın Juno uzay aracı, Jüpiter‘in yörüngesinde yaptığı 57. uçuş sırasında gezegenin uydusu Io‘ya son yirmi yılda rastgele bir vazifenin yaklaştığından daha fazla yaklaştı. Güneş sistemindeki en volkanik cisim olan Io’nun yalnızca 1.500 kilometre yakınından geçen Juno, şaşırtan derecede detaylı manzaralar yakalamayı başardı. NASA’nın 5 Ağustos 2011 yılında fırlattığı Juno uzay aracı, 30 Aralık 2023 tarihinde Jüpiter’in volkanik uydusu Io’nun 1.500 kilometre yakınından geçti. Öte yandan bu Io’ya yapılan en yakın geçiş değil. Daha evvel NASA’nın Galileo uzay aracı Io’nun güney kutbunun 181 kilometre üzerinden geçmişti.
Io’dan yeni görüntüler
Jüpiter ve uydu sistemine 2,8 milyar kilometrelik bir seyahatten sonra 4 Temmuz 2016’da ulaşan Juno, kimileri siyah beyaz, kimileri ise renkli imajlar yakaladı. Fakat bu yakın geçişin gayesi yalnızca inanılmaz imgeler çekmek değil, birebir vakitte Io ve volkanizması hakkında değerli bilgiler toplamaktı. NASA ve Juno misyon yetkilileri Io’daki volkanların ne sıklıkla patladıklarını, ne kadar parlak ve sıcak olduklarını, lav akışının formunun nasıl değiştiğini ve Io’nun faaliyetinin Jüpiter’in manyetosferindeki yüklü parçacıkların akışıyla irtibatının olup olmadığını araştırıyor. 
Bilim beşerlerine nazaran Io, Güneş sisteminin en volkanik cismi olma özelliğini, Güneş sistemindeki en büyük gezegen olan Jüpiter’in muazzam yerçekiminin yanı sıra başka büyük Jovian uyduları Europa, Ganymede ve Callisto’nun yerçekimsel tesirinden alıyor. Jovian uyduları ve Jüpiter birlikte Io’yu çekip iterek gelgit kuvvetleri oluşturuyorlar. Bu gelgit kuvvetleri o kadar büyüktür ki, Io’nun yüzeyinin 100 metre kadar yükselip alçalmasına neden oluyor. Bu güçlü gelgit tesiri nedeniyle Ay büyüklüğündeki Io, onlarca kilometre üste lav püskürten faal yüzlerce volkana mesken sahipliği yapıyor. Uydunun atmosferinden uzaya saçılan kimi kesimlerin Jüpiter’in manyetik alanları tarafından hapsedilerek gezegenin etrafında sıcak bir plazma çemberi oluşturduğu belirtiliyor. Haliyle Io’nun volkanları temelinde tüm Jovian sistemini etkiliyor, bu da onu araştırmak için kıymetli bir yer haline getiriyor.
