Yapılan yeni bir araştırma, ekonomik çöküntü yaşanan ülkelerde erkekler ortasındaki intihar oranlarının arttığını ortaya koydu.
Bilimsel mecmua Journal of Mental Health’de yayımlanan araştırmada, hükümetlerin ekonomik kriz devirlerinde akıl sıhhati servislerine daha fazla kaynak ayırması gerektiği belirtildi.
Araştırmacılar, çalışılan iş ve işsizliğin, depresyon ve dert bozukluğunu tetikleyen büyük faktörler olduğunu öne sürdü.
Finansal çöküşün ruhsal duruma tesirini inceleyen Kanada ve Birleşik Krallık’tan uzmanlar, milyonlarca kişinin datalarını ve uzun vadeli müşahedeleri içeren 100’e yakın bilimsel araştırmayı tahlil etti.
Çalışmaya öncülük eden Montreal Üniversitesi’nden Deborah Talamanti, “Bu çalışma, ulusal ve global ekonomik krizlerin nüfus üzerindeki inkar edilemez mental tesirlerini teyit ediyor” tabirlerini kullandı.
Talamanti çalışmayla ilgili kelamlarına şu formda devam etti: “İncelediğimiz çalışmalar ekonomik krizlerin uzun müddetli tesirlerini gösteriyor ve bireylerin akıl sıhhatini korumak için toplumsal dayanağa duyulan acil gereksinimi vurguluyor. Siyasetçilerin elinde ekonomik krizin akıl sıhhatine tesirlerini azaltacak ve daha dirençli bir toplum oluşturacak araçlar var.”
Araştırmacılar, hem ekonomik krizlerde hem de sonrasında intiharların arttığını ve bunun bilhassa erkekleri etkilediğini tespit etti. Kimi krizlerde çalışanlar ortasındaki intihar oranlarının da arttığı görüldü.
Buna rağmen intihar girişimleriyse hem bayanlar hem de erkeklerde artış gösterdi.
Araştırma kapsamında incelenen birtakım ülkelerdeyse intihar oranlarının birebir kaldığı tespit edildi. Araştırmacılar bunun daha düzgün toplumsal yardım sistemlerine işaret ettiği değerlendirmesinde bulundu.
Bilim insanları ayrıyeten tek sorunun işsizlik olmadığını, kriz periyotların artan iş yükü ve azalan gelirin de akıl sıhhati üzerinde negatif tesirler yarattığını aktardı.
Daha evvel yalnızca bir bilimsel çalışma, birden fazla ekonomik krizi birebir anda incelemişti. Bu çalışmaya imza atan araştırmacılar da tüm dünyada Kasım 2022’ye kadar gerçekleşen krizlerle ilgili 98 farklı bilimsel araştırmayı tahlil etti.
Analiz edilen araştırmalar ortasında 2008 global finans krizi, 2007 Yunanistan krizi, 1997 Asya ekonomik krizi, 1997 Güney Kore finans krizi, 1991 Finlandiya resesyonu ve 1990 İsveç resesyonu üzere yakın geçmişin kıymetli ekonomik buhranları yer aldı.
